Bugün yazılım
piyasasında ve diğer ticari alanlarda da başa bela olan bir konuyu
kaleme almayı istedim. Kötü Müşteri!. Özellikle yazılım
emekçiliğinin gerçekten Türkiyede tam karşılığını
bulamadığını maalesef söylemek zorundayız. Üstüne üstün
birde sahtekar bir müşteriyle karşılaşırsanız vah ki ne vah!.
Tabi burada bir iş koşullarının tam nasıl olacağı
derinlemesine incelemek bu yazının hedefi değildir. Sahtekar ve
dolandırıcı bir insanın profili hakkında yaşanılan gerçek bir
olay baz alınarak bilgi verilmeye çalışılacaktır.
Yıl 2000. Beraber
çalıştığım iş arkadaşlarımdan birisi bana bir yazılım işi
var yaparmısın dedi. Bende işle ilgili biraz detay istedim. İş
xxxx fabrikalarında kullanılmak üzere sendika tarafından
uygulanacak bir yardım sandığı programı. Arkadaşım seni benim
dükkanın yan komşusu bir esnaf, seni onunla tanıştırıyım.
Artık aranızda konuşur anlaşırsınız dedi. Atladık arabaya
gittik bir işhanın içine girdik. Bir bilgisayar firmasının
ofisine giriş yaptık. Ofis çok lüks. Girişte duvardaki sertifika
ve diplomalar gözüme çarptı. Bütün duvarı kaplayan MSCE, Sun
Microsystem, Cisco vs. her türlü sertifika diploma var. Zannedersen
MIT den de bir diploma olacaktı :) Başım bu ihtişamla dönmüş
bir vaziyette iken nihayet bu bilgisayar firması “CEO” larıyla
tanışma fırsatına nail olmuştuk. Baktım, elemanlar 20 yaşın
altında gösteriyor. Minyon tipli olmak bu olsa gerek. Yoksa 20
yaşın altında kişilerin bu kadar sertifikaları almaya ve
Üniversite bitirmeye vakti yetmez. Elemanların üzerindeki takım
elbise, gömlek durumuna bakıyorum pahalı giysiler. Sizin
anlayacağınız semerleri altından. Kapının önündeki
arabalarına bakıyorum 50 milyarlık araba. Nihayet tanışma faslı
vs. konuşmaya başladık. Ne söylersem olumlu cevaplar alıyorm.
Üstelik diksiyonları düzgün karşısındaki insanı hiç
kırmıyorlar (belini incitmeden..). En önemli nokta ağzı müthiş
lâf yapıyor elemanın. Sağolsun fiyat konusunda da beni hiç
ikiletmediler. Ne söylediysem “para bizim için sorun değil
Durali bey, siz rahat olun” dediler. Birden içim ısınıverdi
kendilerine :) Öyle sözleşme gibi formatilerle de uğraşmaya
vakti yok adamların. Ben prensip olarak önden 150 dolar almam
gerektiğini belirttim. Buna olumlu yaklaştılar. Şu an bankaya
gidemeyecekleri için “sonra bir ara” parayı göndereceklerini,
böyle ufak tefek miktarların onlar için çerez parası kabilinden
laflar ettiler. Bunların ofisinden çıktıktan sonra arkadaşıma
sordum, sen bu adamları tanırmısın diye? O da bana “şu ana
kadar herhangi bir yamuk durumlarını görmedim” dedi. O da benim
etkilendiğim unsurlardan bahsetti. Adamlar pahalı arabalara
biniyorlar, kalite giyiniyor, lüks lokantalarda takılıyor vs.
Ben hemen yazılımla
ilgili çalışmalara başladım. Yazılım çok büyük bir iş
değildi zaten. Be on gün içinde akış şeması, veritabanı
dizaynı, formül hesaplamaları, ekran tasarımları derken işin
%90 nını bitirme durumuna geldim. Ancak hala “ön ödeme” olan
150 dolardan haber yok. Elemanları aradım “tamam hemen
gönderiyoruz, sen hele bir yazılımı gönder, o işler kolay bizim
için” dedi. Ben ne olur ne olmaz vaziyetinde düşünerek programı
kısıtlı ve 30 günlük demo şeklinde derleyip bunlara gönderdim.
Programı çok beğenmişler. Ancak bizim 150 dolar halâ gelmedi!.
Bir daha telefon ettim, bu sefer uslubum biraz daha sertleşti. Yine
aynı cevap “Tamam abi hemen gönderiyoruz, bir aksilik çıktı da
ondan gönderemedik”. Bendeki kıllanma yüzdeki yükselmeye
başladı iyice. Bir gün sonra yine aradım. Bana “Abi sen bunları
dert etme. Programın tam halini gönder paranı da hemen
gönderiyoruz” Uyanığa bak sen !. Artık sonraki gün açtım
ağzımı yumdum gözümü. Bunların şerefi kaldı ne haysiyeti.
İşin ilginci adamların yüzüne tükürüyorum, nisan yağmuru
yağıyor modunda takılıyorlar. O kadar lafı biri bana söylese
herhalde o adamı gider olduğu yerde kör bıçakla keser gelirim :)
Bu olaydan sonra da
hayatımın sonraki kısımlarında da dolandırıcı tiplerle
karşılaşmam oldu. Yani bunların o kadar çok sürümleri varki,
hepsini anlatmak için roman yazmak lâzım. Neyse onlarıda başka
bir yazıda ele alırım. Nihayetinde bu tip bir sahtekâr müşteri
ile karşılaşmıştım. Allahtan programı tam sürüm vermedim de
oradan kendime teselli buluyorum:) Siz siz olun,
- Sözleşme yapmadan asla işe başlamayın.
- Babanızın oğlu bile olsa sözleşme yapın.
- Karşınızdaki insanın ağzı çok iyi lâf yapıyorsa ve herşeye tamam diyorsa kıllanmaya başlasanız iyi olur.
- Paranızın tamamını almadan asla işin tamamını teslim etmeyin. Gerekirse bilinçli olarak eksik bırakın, bu sizin hakkınızı güvenceye almanın yoludur.
- İşe başlamadan Yazılım tutarının en az %30 unu alıp öyle işe başlayın. İşler ters giderse bile bu size en azında teselli olur.
- Karşılıklı sözleşme yapmanın Allah'ın bir emri olduğunu da unutmayın.
- İş yapmanız karşılığında rüşvet istenmesi yada teklif edilmesi durumunda o işten uzak durmaya bakın. Parayı kazansanız bile ileri o paranın hayrını göremeyeceğiniz kesindir. Hatta kat kat fazlası sizden yada çoluk çocuğunuzdan yada eşinizden, sağlığınızdan ve en iyi ihtimalle mal varlığınızdan fazlasıyla çıkacaktır. Benim tanıdığım Allah'ın çalışma şekli bu!
- İş yapacağınız kişiyle ilgili çevresinde yada çevrenizde kısa bir soruşturma yapın. Sözleşmeniz olsa bile adam sahtekârsa yıllar boyu mahkemelerde uğraşmanız gerekir.
- Bedeli ödenmezse (Derlenmiş bir yazılımdan ayrı bir bedel) kesinlikle kaynak kodunu vermeyin. Bunu istemek müşterinin hakkıdır ve doğrudur, fakat bedeli ödenmeli.
- İş anlaşmanıza beklenmeyen aksiliklerin olabileceğini, bunlarda müşterinin panik yapmamasını, yazılım arızalarının normal bir durum olduğu konusunda gerekli ve yeterli uyarı yapınız. Uyarınki sonra “ya sen kötü programmı yazıyorsun” olayına muhatap olmayın.
- Genelde müşter sizi gaza getirmek için “sen bu programı bana ucuza yaz, daha sonra çok satarsın bunu” şeklindeki boş lâfa asla kanmayın. Bu güne kadar müşterilerimin %98' i bana bu lâfı söylemiştir. Yazdığım 40 a yakın proje içinden bir ikisi bu söylenene uymuştur. O yüzden bunlara inanmayın. Her yazılımı sadece bir tane satacakmış gibi çalışın ve parasını ona göre belirleyin.
- İyi niyetli olun ve Allah'a güvenin. Nasibiniz ne ise onu mutlaka yersiniz. Nasibiniz olanı yemedikçe bu dünyadan göçüp gitmezsiniz.
Sonra iyi müşteri
nasıl olur onunda yazısını yazarım. Bir sonraki yazıda görüşmek
üzere Hoşça kalın.
Durali Kiraz
Yazılım Geliştirici
duralikiraz.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder